ORGANİK EVRİM - 1: Evrim Nedir, Ne Değildir?


Evrim, tüm canlılığın kökeninin kendilerinden önce yaşamış türlere dayandığı öğretisini sunar bize. Bu insanın kabul etmesi en zor ve rahatsız edici gerçeklerdendir. Kendini kutsal öze sahip Tanrının çocuğu olarak görürken ilahi babanın senin için yarattığı duygusuz, bilinçsiz, sadece programlandığı şeyi yapan (!) hayvanlarla eş değer olduğunu söyleyen gerçekler… Elbette kabul etmesi zor bir durum. Tezeklerin arasında yatan çirkin bir köleyle, hangi bakımlı kral eşit olduğunu kabul etmek ister? Bu gerçekler, hem köleleştirdiği insanların hesabını sormasını gerektirirken asil bir kana sahip olmadığı için de kralı tahtından eder ama gerçekler ışığında olması gereken ve kaçınılmaz olan da budur. Kutsal anlamını bırakmak elbette zor ama ne kadar rahatsız edici olsa da gerçek, gerçektir.


Evrim, tam da bu rahatsız edici ve insanın kutsallığını alt üst eden öğretileri yüzünden sürekli topa tutulmuş ve geniş kitlelerce bir tabu halini almıştır. Bu kitlelerin kontrolünde bazen de kontrolü dışında evrime bolca karalama yapılmış ve evrim kitlelere olduğundan çok daha farklı şekillerde empoze edilmiştir, peki evrim gerçekte nedir?

Evrim deyince herkesin aklına değişim gelir. Ancak bu değişim sanılanın aksine fizyolojik olarak değil, esasen genlerdeki mutasyonlar, göçler veya çeşitli türler arasında yatay gen aktarımları sonucu meydana gelir. Fizyolojik değişimler genlerdeki değişimlerin birer sonucudur, değişimin kendisi değildir (vücut çalışmak ise fizyolojik değişimin kendisidir).

Aynı şekilde evrimle ilgili bir diğer problemimiz evrimin işleyiş süresidir. Birçok insan “canlının hayatta kalması için” evrildiğini bilmektedir, ama bunu hayatı riske girdiğinde hemen yaptığı yanılgısına düşmektedir. Oysa işler böyle yürümüyor, bireyler değil, nesiller evrilir. Yani  nesilden nesile olan  kalıtsal değişime biz evrim diyoruz. “İyi tamam nesiller evrilir de ben sapiensim, dedem sapiens, onun da dedesi sapiens, onun da dedesi sapiens… Nerede bu evrim?” diyebilirsin, evrim sürekli işliyor rahat ol ancak gözlenebilecek büyük farkların evrimi için tek bir veya birkaç nesile değil, binlerce nesile yani milyonlarca yıla ihtiyaç vardır. 

Bu yüzden evrimi gözlemleyemezsiniz çünkü bireyin ömrü evrimin sonuçlarını gözlemlemeye yetmeyecek kadar uzun vadede ince hatlarla yavaş yavaş işler. Bu yüzden evrimin yaşayan kanıtı her yerde olmasına rağmen oluşan sonuçların gözlenmesi çok zordur. Tıpkı büyümek gibi, kardeşiniz doğduğundan üniversite çağına gelene kadar meydana gelen değişimleri ancak eski resimlerine bakınca kavrıyorsunuz, bu hızlı değişimin yavaş hatlarına sürekli maruz kaldığınız için kardeşinizde meydana gelen değişimi fark edemiyorsunuz. Ancak uzun aralıklarla gördüğünüz bir akrabanızın çocuğunun değişimlerini hemen fark edersiniz çünkü siz yumuşak ilerleyen  bir yoldan uzak iki parça alarak keskin bir uçurum yarattınız ve değişimi net şekilde fark ettiniz, tıpkı kardeşinizin resmine baktığınızda olduğu gibi.

Bu yüzden evrim tarihinde hatlar çok sert gibi gelmesine rağmen aslında fazlasıyla yumuşaktır biz sadece kesik kesik parçalara baktığımız için evrimin keskin sonuçlarını görüyoruz bu yüzden evrilmiş canlıların değişimlerini çabucak fark edebiliyoruz. Ve bu yüzden günümüzde evrimin yumuşak hatlarına sürekli maruz kaldığımız için değişimi gözleyemiyoruz ama 1 milyon yıl ileriye ya da geriye giderseniz değişimi kolayca görürsünüz.

Yapılan en büyük hatalardan biri de biyolojik evrimin canlılığın oluşumunu açıklayacağı beklentisidir. Hayır, biyolojik evrim canlılığın oluşumunu açıklamaz, çünkü kapsadığı bölgenin dışındadır. Darwin’in evrimi, canlıların nasıl çeşitlendiğini açıklar canlılığın başlangıcı başka bir alana aittir.

Evrim sadece teori midir?

Evrim bir teori değil bir doğa yasasıdır, evrimi en iyi açıklayan kuram ise “Evrim Teorisidir”. “Teori” deyince doğal olarak günlük hayatta kullandığımız “varsayım” gelir akıllara ancak bilimde teori, yasaların işleyiş mekanizmasını anlatan bilimsel açıklamalardır. Evrim teorisinin çöküşü, evrimin çöküşü demek değildir ve evrim teorisi, ancak daha kapsamlı ve daha fazla kanıta sahip başka bir evrim teorisiyle çökebilir. Yani evrim teorisi çökmez şekil değiştirir ve gelişir.

Bir diğer önemli nokta da evrimin rastgeleliğidir. Evrimin bilinçsiz ve kör adımları insana “Ne yani, bunların hepsi tesadüf mü?” diye sordurtuyor. Evet bunların hepsi tesadüf ancak belirli bir çerçevede, bu konuyu açıklamak için harika bir örnek biliyorum; bir ağaç düşünün ağaçta düşmek üzere olan bir elma var. Elmanın düşüşü kütle çekim yasasına tabidir ama nereye düşeceği tamamen tesadüftür. Evrimde böyle belirli doğa yasaları çerçevesinde zar sallar (Küp bir zarda 6 yüz vardır ancak hangisinin geleceği tesadüftür). “Bunların hepsi” dediklerimiz; hayatta kalmak, genlerini diğer nesle aktarmak ve mümkünse yaşam standartlarını yükseltme çerçevesinde rastgele biçimde evrilmiş bir kaostur. Doğanın bize rastgele olamayacak kadar estetik gelmesinin sebebiyse estetik zevkimizin doğaya göre şekillenmesindendir. Yani doğa estetik değildir, bizim zevklerimiz doğaya estetik bulacak şekilde evrilmiştir, başka bir odağa yönelik estetik zevkimizin evrilmesi biraz zor zaten…

Peki evrim rastgeleliğinin tabi olduğu zarın yüzleri nelerdir, ana mekanizmaları nasıldır,  Darwin bize ne anlatmıştır? Yazı dizimin devamında bu cevaplar sizleri bekliyor olacak, sonraki yazımda görüşmek üzere :)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Carl Sagan’ın Palavra Tespit Yöntemleri

Mona Lisa